27 Şubat 2017 Pazartesi












Herkese selam!Bugün,kitaplığıma bir göz attım ve son zamanlarda okuduğum ve iyi hatırladığım
bir kitaptan bahsetmek istiyorum.Ama ayrıntılara girmeden önce telefondaki görüntüyü bilgisayarıma yüklediğimde tahminimden çok daha kötü bir kaliteyle karşılaştım,lütfen beni mazur görün :)
Şimdi, öncelikle yazarın üslubundan  bahsetmek istiyorum.Ben şahsım adına,yazarın üslubunu,kalemini gayet beğendim.Ancak söylemeden geçemeyeceğim,kitabın bazı yerlerinde yazar dilini yavanlaştırmıştı.
Umarım anladınız ne demek istediğimi. 😊
Tabii ki kitap hakkında yorum yaparken bir yandan hem yazar hakkında bir araştırma,hem de kitap hakkında biraz araştırma yaptım.Yani yorumları okudum,kurgu ve kitap hakkında neler düşünülmüş diye.Ancak internette maalesef ki yazar hakkında elle tutulur neredeyse hiçbirşey yoktu ben de bu yüzden yazarla ilgili bilgi veremeyeceğim.Şimdi kitap hakkındaki izlenimleri aşağıda okuyabilceksiniz.Önce genel izlenimleri paylaşacağım,ardından da benim katıldığım noktaları eklemek istediklerimi ekleyip yazıyı noktalaycağım.
KİTAP HAKKINDAKİ İZLENİMLER;
Çoğu kişinin düşüncesi,kitabın güzel olduğu yönünde kurgusuyla,yazımıyla iyi iş çıkartıldığını düşünüyor kimileri.
Kimileri de kitaptan pek hoşlanmayan kesimde yer alıyor.Ben de kendimi nereye koyacağımı bilemedim,ancak bu kategoride yer almaya karar  verdim.Kitabı beğenmeyen kesim,neden beğenmemiş?
Kitabın kendini tekrarladığı düşünülmüş, yazarın kitabın adı ve yazı arasındaki bütünlüğü kuramadığı düşünülmüş.Ve bence hepsi teker teker doğru.

Şimdii,gelelim benim yorumuma. Eh haydi bakın bakalım aşağıya ben ne düşünmüşüm :)


Öncelikle kitabın daha ilk sayfalarında ana karakterimiz Saba'yı ben yirmili yaşlarında,sözlüsü askerde olan bir genç kız zannetmiştim.(Neden 'daha ilk başta' diyorum;çünkü Saba tahminime göre 30-50 yaş arası bir karakter,ancak kitabın bazı noktalarında öyle anlatılmış ki Saba'nın yirmilik bir genç kız olduğunu bile düşünebilirsiniz.)Bu nedenle kitabın başlarında biraz ürkmüştüm,liseli hikayesi gibi bir şey zannederek. Her neyse. Saba, önce dört yaşındaki oğlunu,ardından delicesine aşık olduğu üniversite aşkı ve aynı zamanda eşi Kerem'i kaybediyor.Hayattan aldığı bu darbeler karşısında -kitapta da bolca kullanılmış bir betimleme-adeta bir duvar oluyor.Tam anlamıyla bir duvar.Yaşadığı bu acılardan sonra kendisine bakmayı bırakan,giymeyi,yemeyi dahi neredeyse unutan bir tip oluyor sizin anlayacağınız :D Her pazar günleri eşi ve oğlunu mezarlarında ziyaret etmeyi kendine bir görev bilmiş ve yine o pazar iki aşkının mezarına da giderek küçük oğlu oğulcan'a kitap okumaya başlıyor.Nedenini kitapta bulabilirsiniz.Sonra onu orada gören Engin,bir mezarın kenarına ilişip onun davranışlarını izliyor.Vee sonunda Saba'yı yeni romanına kahraman yapmaya karar veriyor.Asıl hikaye bundan sonra başlıyor.Ancak benim lafım buraya değil tabiki.Benim lafım,-yanlış hatırlamıyorsam 18. bölümden itibaren-Sabacığımızın(ne de güzel bir tabir o  öyle:) yeniyetme kızlar gibi davranması.Kitabın belli bir bölümünden sonrası bu olay etrafında dönüyor.Saba sürekli,aman şöyle yapsam şimdi Engin nasıl düşünür,şöyle yapsam liseliler gibi mi olurum,ay şekşe Engin şuan elimi tutsa gibisinden bir triplere giriyor.Ve dürüst olmak gerekirse,beni sıkan ve kitaptan soğutan şey bu oldu.-Tabii burada Enginin de davranışlarını göz ardı etmıyorum-Biraz daha ileri sararsam,baktım ki kitabın yarısında Saba'nın bu kendi iç çekişmesi var,ben de yaklaşık bir yüz sayfayı atladım açıkçası.Sebebini de söyledim zaten.Bu hareketim pek de güzel değil ancak bunu yapmasaydım,bu yorumu da yapamazdım.Evet,bir kopukluk oldu,ama ben toparladım ve bundan sonra bir daha hiç bir kitabı atlayarak okumayacağıma dair kendime söz verdim -en azından yüz sayfasını- Sonra hani  toparladım demiştim ya,kitabın sonda da şok oldum.Bundan sonra kitap hakkında ne düşünmem gerektiğini bilemedim,ama sevmediğime ve açıkçası bir daha kolay kolay okumayacağıma karar verdim.

CANDAN ÖZER;


Ve işte yazarımızın bir fotoğrafını buldum.Hani az önce yukarıda bir yerde bilgi bulamadım demiştim ya,emekli bir İngilizce öğretmeni olduğunu öğrendim kendisinin.Ha bir de sanırım şiir de yazıyormuş.Ama bir şiirine ulaşamdım.
Ayrıca Araf dışında üç kitabı daha bulunuyor,göz atmak isteyenler için
-Gavurun Dölü
-Kader
-Bitanem(sanırım böyleydi adı)

Araf'ın fiyatı yaklaşık 12 TL
Tanıtımına bir göz atın derim.Ancak mutlaka okumanız gereken bir kitap mı,işte ona pek karar verebilmiş değilim.☺
Unutmadan,eğer kitabı okursanız bana mesaj olarak yorumlarınızı atmayı unutmayın.Çünkü arada bir,okuyucularımın yorumlarını paylaşmayı düşünüyorum.
Uzuun bir yazının daha sonuna geldik,inşallah sizler için faydalı olmuştur,yorumlarınızı eksik etmeyin,hoşçakalıın 💕



26 Şubat 2017 Pazar

YENİ BLOGGERİNİZ;BOOKTUBER'İN GÜNCESİ KİMDİR?
   Selam!Ben Filiz.Blogger.com platformunda henüz yeniyim ancak kısa zamanda bu platforma ve siz değerli blog okuyucularına alışacağımı umuyorum.Öncelikle -heyecanımı mazur görün lütfen- kendimi size tanıtmakla başlamak istiyorum.Eh anlamışsındır,adım FİLİZ. Ortaokul son sınıf öğrencisiyim.Özellikle son zamanlarda beni dürtükleyen kitap okuma aşkı,artık bir yere patlak verecekti,yani ben bir yerde okuduğum kitaplar hakkında,ya da ne bileyim okuyacağım kitaplar hakkında insanlarla iletişime geçmek,onlara kitap tutkumu aktarmak istiyordum.Sonra tabii ki ilk başta kendime uygun bir sosyal medya arayışına girdim.İçimi dökmek için bir ortam yani sizin anlayacağınız.Ancak tahmin edersiniz ki,açıkçası bir çekingenlik oldu ve kendime dedim ki ''Senin kafan yine iyi herhalde en iyisi git biraz kitap oku.'':D Şaka bir yana bazen evin içinde kendimi aynanın karşısında beni izleyen,dinleyen birileri varmışasına konuşurken bulduğumu fark ettim.Öyle ki bazı amanlar tam bir youtuber edasıyla ''herkese merhaba kanalıma hoşgeldiniz,bugün sizlerle ocak ayında okuduğum kitapları paylaşacağım''dediğimi bile hatırlıyorum.Sonra deli aklıma blogger olmak geldi ve artık birşeyler yapmalıyım diyerek bu hesabı açtım, şuan hiç pişman değilim.
Ve benim uzuun blog açma hikayem bu şekildeydi. şimdi fotoğraf paylaşımından bahsetmek istiyorum.fotoğraflarımı genellikle -hadi dürüst olalım yeni bir kamera ya da daha iyi bir telefon alıncaya kadar-'eh işte' bir kalitesi olan telefonumla çekmeyi ve sizlerle paylaşmayı planlıyorum.Sayfamda tabii ki kitaplar ve kitap yorumları ön planda olmak kaydıyla,siz değerli okuyucularımın da isteği ve rızası olursa farklı türlerde de paylaşımlar yaparım.Siz Booktuberin güncesi ismine bakmayın,youtubeda kanalım yok,video yüklediğim.
Sanırım kendimi tanıtma faslım bu kadardı . o kadar uzun bir yazı değil ve muhtemelen birçok şeyi atladım. Eğer sormak istediğiniz sorularınız varsa bana yazabilirsiniz,keyifle cevaplarım 
DİPNOT:ortaokul son sınıf öğrencisi olmamdan dolayı girmem gereken bir sınav var ve ben eğer aktif bir blog yazarı olamazsam,bilin ki suçlusu teogdur :D 
DİPNOT:kendimi geliştirmem adına yapılan her türlü eleştirel düzgün dili olan yoruma açığım
BİR SORU:Ortaokul öğrencisi olarak bir blog hesabı açmam hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?
Sizce bu kararı almakla iyi mi ettim? cevaplarsanız sevinirim. :)